Dünya hiçbir zaman durağan olmadı. Eski çağlarda cesur denizciler hiç bilmedikleri uçsuz bucaksız okyanuslara açılarak yeni kıtaları, yeni yaşamları keşfetti. Karadan gezginler yıllarca yürüyerek yeni yollar buldu. Bu denizlerde, yollarda her çıkan başarılı olamadı. Başarısız olanları hiç kimse hatırlamadı. Başarılı olanlar ise tarih kitaplarında kahraman ve maceraperestler olarak yerini aldı. Örneğin ‘Kolomb’u bilmeyen yoktur.

Keşifler insanların bilgisini artırmakla kalmadı farklı kültürler arasında yeni ilişkiler başlatmış oldu. Kahve, kakao, baharat gibi bozulma riski daha az olan ürünler dünyaya yayılmaya başladı. Böylece belki de farkında olmadan ihracat başlamış oldu. Bu dönemde lojistik, depolama, üretim planlama gibi konular çok büyük sorunlar değildi.

Zaman içinde  dış ticaret hacmi büyümeye başladı. Ancak 20. Yüzyıldan ise sanayileşme, ile birlikte dış ticaret patlama yaptı. Üretim planlaması, makineleşme, lojistik ağlarının gelişmesiyle birlikte artık herkes her ürüne ulaşmaya başladı.

Şimdi daha önce kimsenin bilmediği yeni bir savaş başlamıştı artık. Markalar savaşı.

Çünkü artık aynı ürünü üreten birden fazla üretici vardı. Ürünün kalitesi ve fiyatı rekabet için yetersiz kalıyordu artık. Ürünün ambalajından, reklamına marka algısından gramajına her şey artık rekabetin parçası olmaya başladı.

Piyasada tanınan ürünlerin birebir aynıları yapılırken, artık sadece ambalaj rengi taklit edilmiyor, markasının benzeri kullanılmaya başlanıyordu. Bu durum ise haksız rekabet yaratıyordu.

Bu haksız marka kullanımını engellemek için 19.yüzyıldan beri marka tescili konusunda devletlerarası ortak bir mekanizma kurma çalışmaları devam etmiştir.1891 yılında oluşturulan Madrid Protokolü bu konudaki en önemli uluslararası sözleşmedir.

Bu protokole Türkiye’de taraftır. Ülkemizde tescilli olan ya da tescil başvurusu yapılmış olan bir markanın bu protokole üye olan diğer ülkelerde çoklu başvuru imkanı vardır. WIPO üzerinden yapılacak bu başvuru hem emek hem de maliyet açısından son  derece büyük kolaylık sağlamaktadır.

Burada en önemli konu başvuru yapılacak ülkelerin doğru seçimidir. Başvurudan sonra ülke eklemek mümkündür. Bu seçim yapıldıktan sonra konusunda uzman ve İngilizce diline hakim bir marka tescil ofisi gerekli tüm belge ve bilgileri hazırlayacak, ve WİPO’nun resmi hesabına İsviçre Frangı (CHF) olarak para transferini yaptıktan sonra Türk Marka ve Patent Kurumu aracılığı ile başvuruyu tamamlayacaktır. WIPO başvurusu profesyonel bir titizlikle yapılmalıdır.

Böylesi bir ortak marka sistemi olduğu halde , dünya ülkelerinin neredeyse yarısına yakın bir kısmı bu sisteme üye değildir. Üye olmayan ülkelerin büyük bir bölümünün dünya ticaretinde sadece ham madde ihracatı vardır. Fakat çok yüksek oranda ithalat yapmaktadırlar. Bir kısmı ise resmi olarak devlet olsa da henüz bunun gereklerini yerine getirmekten son derece uzaktır. Daha çok pazar  durumunda olan bu ülkeler bazı fırsatçılar için taklit marka üretim merkezi olmaktadır. Ürün geliştirme ve tanıtım çalışmasına bir kuruş dahi para harcamadan , gerçek ürünün kalitesi ile hiçbir benzerlik dahi taşımayan bu taklit ürünler hem oralarda yaşayan insanların aldatılmasına hem de markanın gerçek sahibinin imaj ve kazanç kaybına yol açmaktadır.

Gerçek anlamda markasına yatırım yapan firmalar mal sattıkları bu ülkelerde marka tescili yaptırma yoluna gitmelidir. Ancak bu ülkelerde o ülkenin yerel vekilleri aracılığı ile başvuru yapmak gerekir. En pratik çözüm ilgili ülkede ticaret yaptığınız firmayla irtibat kurmak. Daha önceleri sıkça başvurulan bu yöntemde irtibata geçilen firma marka tescilini kendi adına yaptırma yoluna gidince bu yol terk edilmeye başlandı. Bu noktada tavsiyemiz öncelikle Türkiye’de Türk Patent Kurumuna kayıtlı olan ve yurt dışı marka tescili yapabilme yeteneğine sahip bir firma ile işbirliği yapmanızdır.

Böyle bir firma ile çalıştığınızda bu firma marka ile ilgili size ihtiyaç duyduğunuz danışmanlığı vereceği gibi, sizi doğru yönlendirecektir. Daimon Patent olarak tüm dünyada marka ile ilgili tüm iş ve işlemlerinizi takip edebilecek bilgi ve tecrübeye sahibiz. Tüm dünyada çalıştığımız yerel vekillerimiz var. Bu vekillerin yaptığı işlerin denetim mekanizmasını da sağlayabilmekteyiz.

Hayalimiz, ülkemizden dünyaca ünlü markaların oluşması ve bu oluşuma bizin katkı sunabilmemiz. 11.05.2021

DAİMON PATENT                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                     MARKA VEKİLİ                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                   AV.ABDÜLKADİR ÖZ